Saturday, July 19, 2008

cut your hair

bunalıma girip saç kestirip saç kesimi kötü olduğu için yeniden bunalıma girmek gariptir.

Tuesday, July 08, 2008

tun

o bana inanmamamıştı ama ben ona aşıktım.

gözümü karartıp atladığım dönemlerdi çünkü o, limitsiz hissediyordum.

3 yıldır devamlı mektupları açıp okumak, fotoğrafı olmadığı için ona benzeyen bir herifin fotoğraflarına bakıp onun suratını çıkarmaya çalışmak, msn'de var mı yok mu diye kontrol etmek, onun kapısına gidip ona evlenme teklifi edip onunla beraber ortadan kaybolma hayalleri kurmak eğer birini unutamadığım anlamına geliyorsa ciddi cidd, ben onu unutamamışım, o benim unutamadığım tek sevgilim.

çünkü çok anlamsız bir şekilde bitti.

üstelik her şey o kadar güzelken.

uzakken, ama yine de mesafeyi sallamıyorken.

Sunday, July 06, 2008

mr. smith

sen kimsenin sevgilisi olmuyorsun. sen insanların sevgilisi gibi davranıyorsun. belirli değerlerin belirli bir kişiliğin var ama herkese aynı "kız arkadaş" ı sunuyorsun. çünkü hepsine aynı şeyi hissediyorsun.

hiçbir şey!

"belki olur bu sefer" diye başlıyorsun, ciddiye almıyorsun ama ayrılırken bu böyle olmuyor. bir ilişki yaşadığında elinde ayrılıktan başka bir şey kalmıyor, yaşadığın şey sana bir şey katmıyor.
ve her ayrılık seni daha çok yaralıyor.

insanlar, insanların seni terk etmesi değil seni yaralayan, bunu görebiliyorum, seni bir kez daha başarısız olmuş olduğun gerçeği yaralıyor
(ama sorun şu ki başarılı olacağına da inanıyor değilsin ki, biliyorsun sonucun ne olacağını ama yine de yaralanıyorsun, aptal)
ayrılıkları takmıyor olsan sorun değil, ne yapmak istersen onu yap diycem...

ama yaralanıyorsun.

materyalist insanlardan ve materyalist bir yaşantıdan bıktın. sana bu yıkımı yaşatmış şey bütün bunlar çünkü. geçmiş materyalist başarıların var, bu yıkımın üstesinden gelmek için gerçekleştirmiş olduğun.

ama hiç biri umrunda değil.

bilincindense bilinçaltından yönetilmeyi istiyorsun. seni duyguların yönetsin istiyorsun ve karşındaki insan da böyle olsun istiyorsun.

sen karşında olmak istediğin gibi biri olsun istiyorsun.

çünkü sen karşındaki insana göre davranıyorsun ve materyalist olmaktan bıktın. hayatta en önemli şeyin duygular olduğuna inandın sen her zaman.

bu hayalini kurduğun insan vücut bulsun istiyorsun. hayalini kurduğun sen karşında bir sevgili olarak vücut bulsun istiyorsun, ancak böyle yeniden inanmaya başlayabilirsin. aslında senin her zaman istediğin, senin her zaman ihtiyacın olan şey biri değil, ihtiyacın olan şey yine bağlanabilmek, aynı sevinci yaşamak için yine sevebilmen.

bu yüzden onu arıyorsun.

Wednesday, July 02, 2008

i'm never gonna know you now but i'm gonna love you anyhow

3 Nisan 2006
onu terkettiğim sıralardı. onu bırakıp yerine başkalarını aldığım zamanlar, ama ne zaman acı çeksem yine dönüp dönüp ona tutunduğum zamanlar.
bu da ona tutunduğum bir yazı daha.
gönderilmemiş mektuplarımdan.
ay ne kadar salağım!

soğuk bi gece, şehrin ışıklarını gören bi tepede, arabamızı parkedelim, ıslak toprağın üstüne oturup bulabildiğimiz en kalın kıyafetlere sarınalım, o akustik gitarını alsın, bana between the bars çalsın istiyorum. sonra şarkı bitince hiç konuşmadan sarılıp, sırtımızı arabaya dayayıp şehrin ışıklarının yavaş yavaş sönmesini izleyelim istiyorum. ama böyle bir şey olmıycak. bu yüzden çok mutsuzum.