Sunday, February 17, 2008

biri büyüdüğüm yere pudra şekeri serpmiş!!

beni tanıyan herkes msndeki muhabbetine "gözün aydın elif, sonunda istediğin kadar kar yağdı" diye giriyo.
sonunda istediğim kadar kar yağdı! şansıma da izmit'teyim. izmit'in tek güzel yerinde, yahya kaptan'da. bildiğim yerler arasında kar yağdığı zaman en güzel olacak yerlerden birinde yeşil olan her taraf şimdi beyaz oldu. hatta o kadar çok kar yağdı ki yollar bile kar oldu.
sabah kalktığımda istanbul'a gitmek zorundaydım ve yollardaki sorunlar yüzünden pencereden dışarısına karşı kayıtsız kalmıştım. insanlar da manyak mıdır nedir, normalde yarım saat sonraki arabaya bilet bulabiliyoken, bu karlı, yolların buzlu olduğu günde 2 saat sonraya bile bilet bulamadım! çok da karanlığa kalmak istemedim malum istanbul kötü hava koşulları konusunda çok şımarık bi şehir, aynı izmir gibi, hemen hayat felç oluyo kimse hiç bi yere gidemiyo vs vs vs. en sinir olduğum şey de lapa lapa kar yağıyoken ve her yer santimetrelerce bembeyaz olmuşken insanların bu durumdan söyleniyo olması. evet gerçekten istanbula gelmek istemedim ve birdenbire ben boşverdim.
kar yağdığında insanlar "ev" de olmalı, dışarılara çıkmamalı fazla. belki de ondan erlend le eirik'in homesick diye bi şarkısı var...
sevmiyorum izmit'i ama gene de burası benim evim, benim büyüdüğüm yer ve dediğim gibi kar yağınca çok güzel olan bir yer
işin en güzel tarafı, ben hayatımda böyle kar yağdığını görmedim!!!! babam eve geldiğinde yarım metre olduğunu söylemişti, stumble'a takıldığımdan saatlerce dışarı çıkmadım, işimi bitirene kadar havayı kararttım, ama her yer o kadar beyaz ki dışarısı karanlık değil!
ve yarım metre değildi. hiç ayak basılmamış yerlere girdiğimde dizimi fazlasıyla geçiyodu kar. bu inanılmaz bişey!
bakkala gidicem tuvalet kağıdı ve su alıcam diye çıktım, saatlerce eve dönmedim. amiina'yı kulağıma taktım ve sokaklarda sadece ben ve o vardı! önce sadece bakıyodum, sonra eldivenimle dokunmaya başladım, sonra eldivenimi çıkardım, sonra elime kar alıp onu şekillendirmeye başladım, sonra ağaçların üzerinde birikmiş karlara şekiller yapmaya başladım... bu arada yürürken büyüdüğüm yerleri görüyodum, en yakın arkadaşlarımla vakit geçirdiğimiz yerleri... ağaçlar büyümüş yolların üstünü örtmüş, her tarafı kaplamış, eskiden sadece salıncaklar kaydıraklar ve banklar olan parkların etrafını küçük çalılar kocaman çam ağaçları kaplamış ve tabiki hepsi beyazdı! ağaçaltını, ilk aşkımın evini, ilk sevgilimin evini, eski evimi, melislerin parkını, anılların parkını da gördükten sonra artık kendimi tutamadım, hiç ayak basılmamış yerlere girdim, koşmaya başladım, karları savurdum, karların üzerine kendimi bıraktım, kalktım, koşmaya devam ettim... ah evet bunların hepsini yaptım !
bi zamanlar burda 7 yaşındaydım ben, insan yabancılık çekmiyo.
eve geldiğimde her tarafım sırılsıklamdı. üzerimdeki karlarla halıyı bembeyaz yaptım, babam görmedi ama, umarım ıslaklığı da farketmez.
su almayı unuttum, önemli bişey daha vardı onu da unuttum, onun yerine çikolata ve kahve aldım sadece.
ben kesinlikle 365 gün kar yağan bi yerde yaşamalıyım! mutluluktan ölünür mü acaba?

No comments: